Arthur Schopenhauer Sözleri

Arthur Schopenhauer Sözleri
<

Arthur Schopenhauer’ın Hayatı

Arthur Schopenhauer (22 Şubat 1788 – 21 Eylül 1860), Alman filozofudur. Schopenhauer, 19. yüzyıl filozofları arasında önemli bir figür olarak kabul edilir ve özellikle “irade ve temsil” konseptleri ile tanınır.

Schopenhauer’ın düşünceleri, idealizm ve empirizmin ötesine geçerek kendi benzersiz perspektifini oluşturdu. Onun en önemli eseri “The World as Will and Representation” (İrade ve Temsil Olarak Dünya) adlı eseridir. Bu eserde, dünyanın iki temel yönü olduğunu savunur: birinci olarak, fenomenal dünya (görünür dünya ya da temsil edilen dünya), ikinci olarak ise noumenal dünya (gerçek dünya ya da irade).

Schopenhauer’ın düşünce sistemine göre, dünya iradenin ifadesidir ve bu irade kökeninde karanlık, kör bir dürtüdür. İnsanların arzuları ve istekleri de bu temel iradenin ifadesidir. Ona göre, yaşamın temel özelliği acıdır ve insanlar, bu acıdan kurtulmaya çalışarak hayatlarını sürdürürler.

Schopenhauer’ın düşünceleri, özellikle Nietzsche, Freud, Wagner gibi önemli düşünürler ve sanatçılar üzerinde etkili olmuştur. Onun felsefi yaklaşımı, daha sonraki dönemlerde varoluşçuluk ve nihilizmin gelişimine de etkide bulunmuştur.

Reklamlar

Arthur Schopenhauer En Güzel Sözleri

* Önemsememek önemsenmeyi getirir.

* Yahudiler yalancıların üstadlarıdır.

* Tüm serseriler arkadaş canlısıdırlar.

* Hayat maliyetleri karşılamayan bir iştir.

* Çoğunluk gibi konuşun, azınlık gibi düşünün.

* Kendi çıkarımız hükmü tamamıyla yanlış kılar.

* Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.

* Gelişimimiz için bir aynaya ihtiyacımız vardır.

* İnsanları tanıdığımdan beri hayvanları severim.

* İki kişiyi geçince toplum bana dayanılmaz gelir.

* Her halk diğer halkları kötüler ve hepsi de haklı.

* Terbiyeli adam, terbiyesizle geçinmesini bilendir.

Reklamlar

* Hayvanlara karşı acımasız olan insan, iyi insan olamaz!

* Hayatın tümü, özü bakımından acıdan başka bir şey değildir.

* Olabildiğince az şey dilemek ve çok şey öğrenmek istiyorum.

* Doğa, insan türünü ikiye bölerken çizgiyi ortadan çekmemiştir.

* Yıkmak düzeltmekten, yalan söylemek ispatlamaktan daha kolaydır.

* Şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.

* Hayat berbat bir şeydir. Hayatımı onu düşünerek geçirmeye karar verdim.

* İstemeyi reddeden insan mutsuzlukları da reddedip bir dinginliğe ulaşır.

* Yanlış bir görüşü geri almak onu savunmaktan daha çok kişilik gerektirir.

* Birbirlerini en çok teşhir edenler, birbirlerini en çok itmam edenlerdir.

* İçinde ışığı olmayan insanlar, kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar.

* Güneşin batışını ister ceza evinden, ister bir saraydan görelim hepsi birdir.

Reklamlar

* Şöhret edinilmeli, fakat onurun sadece kaybolmamasına dikkat etmek yetecektir.

* Bana yapılan haksızlık bana hiçbir şekilde ona haksızlık yapma hakkını vermez.

Arthur Schopenhauer Mutluluk Sözleri

* Felsefem bana hiçbir şey kazandırmadı, fakat birçok şeyi kaybetmeme engel oldu.

* Gerçekte tanrı var olsaydı, bunca kötülüğe ve düzensizliğe çözüm bulmuş olurdu.

* Dünyanın özü kötüdür. Yapılması gereken en iyi şey yaşam istencini reddetmektir.

* Can sıkıntısı öyle bir derttir ki, birbirini sevmeyen insanları birbirine aratır.

* Kanunlar kadınlara erkeklerle eşit haklar verirken, onlara erkek aklı da vermeliydi.

* Dahiler sık sık şiddetli duygusal patlamaların , akıl dışı tutkuların eline düşerler.

* Umut, yaşamı anlamlandırır. Umut olmadan yaşam anlamsız ve bir o kadar da değersizdir.

* Aptallıkların en büyüğü, sağlığı, mutluluğun diğer herhangi bir türü için feda etmektir.

* Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.

* Hayat, olması gereken bir şeydir ama bir derttir; hiçliğe geçiş ise hayattaki tek mutluluktur.

* Dili bir kelime daha fakir kılmak, bir ulusun düşüncesini bir kavramdan yoksun kılmak demektir.

* İç ısısı yeterince fazla olanlar kızgınlık yaratmamak ya da hissetmemek için toplumdan kaçacaktır.

* Vahşiler birbirini yiyor, evcilleşmişler birbirini dolandırıyor. Buna da dünyanın gidişatı deniliyor.

* En kötü huylarımızdan biri, Elimizde olan şeyleri çok seyrek düşünmemiz, Ve eksik olanları daima düşünmemiz!

* Toplum; aptal kafaların sığ ve yavan gevezeliklerini, büyük beyinlerin düşüncelerinden daha ikna edici bulur.

* Pek çok insan gereğinden fazla şimdiki zamanda yaşar. Hafif meşrepler; ötekiler ise, gereğinden fazla gelecekte.

* Her gün küçük bir yaşamdır; her uyanış küçük bir doğum, her sabah küçük bir gençlik ve her uyku küçük bir ölümdür.

Arthur Schopenhauer Kitap Alıntı Sözleri

* Fakat iç ısısı yeterince fazla olanlar sıkıntı ve kızgınlık yaratmamak veya hissetmemek için toplumdan kaçacaktır.

* Hakikat! Bu dünyada hiçbir kimsenin durumu gıpta edilmeye layık değildir. Herkes ne kadar acınacak bir durumdadır.

* Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur

* Eğer dalaverecilerin oyuncağı ve soytarıların maskarası olmak istemiyorsak, ilk kural içine kapanık ve ulaşılmaz olmaktır.

* Yalnızlık, tüm seçkin zihinlerin yazgısıdır. Zaman zaman bundan yakınacaklardır ama her zaman kötünün iyisi diye bunu seçeceklerdir.

* Opera için teleskop, tavşan avı için havan topu ne kadar fazlaysa, günlük hayat meseleleri için de benim aklım ve ruhum o kadar fazla.

* Dünyaya onu gerçekten ve önemli konularda aydınlatmak için gelmiş olan kişi eğer bundan yara almadan kurtulursa kendini şanslı sayabilir.

* Sayısız başka insanların acılarının ortasında yaşanan mutlu bir geçici bir yaşam, olsa olsa düşünde kral olduğunu gören dilencinin düşüdür.

* Kibar ve dostça davranarak insanları esnek ve itaatkar yapabilirsiniz: bu yüzden sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur.

* Gece ve gündüz , siyah ile beyaz gibidir. Gün bize griyi verir. Bazıları içinse pembedir. Hayatın sırrına ermiş biri içinse , tüm günler renksizdir.

* Aptal birinin sersem bilincinde yansıyan tüm görkem ve hazlar, rahatsız bir hapishanede Don Kişot’u yazan Cervantes’in bilinci karşısında çok yoksuldurlar.

Arthur Schopenhauer Kitap Alıntıları

* Hayatının son dönemindeki hiçbir insan, samimiyse ve bütün melekleri yerindeyse, her şeyi yeniden yaşamak istemez. Bunu yapmaktansa tamamen yok olmayı tercih eder.

* Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için herşeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.

* İnsan, büyük bir hayretle, binlerce yıllık var olmayıştan sonra birden bire var olduğunu görür; bir süre yaşar; ve sonra yeniden yok olması gereken aynı oranda uzun zaman gelir.

* Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.

* Dinler ateş böcekleri gibidir: parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.

* İsteklerimizi sınırlamalıyız, arzularımızı dizginlemeli, öfkemizi bastırmalı, bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.

* Akıllı olan, sohbet sırasında ne hakkında konuştuğundan ziyade kiminle konuştuğunu düşünerek hareket edecektir. Bunu yaptığı takdirde sonradan pişman olacağı hiçbir şey söylemeyeceğinden emindir.

* Bir insanın kendine ait olan, onu yalnızlığa giderken eşlik eden ve kimsenin ona verip ve kimsenin ondan alamayacağı şey: bu, sahip olduğu her şeyden veya onun başkasının gözünde ne olduğundan çok daha esaslıdır.

* İnsanlar akıl ve kalbi olgunlaştırmaktan bin kat daha fazla, kendileri için zenginlik biriktirmeye uğraşırlar. Oysa mutluluk için, şüphesiz ki insanın elindeki şeylerden daha ziyade, insanın içindeki şeyler önemlidir.

* Sonsuz uzayda etrafında bir düzine daha küçük kürenin döndüğü yuvarlak, ortası sıcak, üzerindeki küflü tabakanın canlı ve bilinçli varlıklar ürettiği soğuk sert bir kabukla kaplı sayısız aydınlık küre – bu .. Gerçek dünya

Arthur Schopenhauer Sözleri Tumblr

* Seks, çer çöpüyle izinsiz içeri girmekte, devlet adamlarının müzakerelerine ve alimlerin araştırmalarına müdahale etmekte tereddüt etmez. Her gün en değerli ilişkileri mahveder. Daha önce onurlu ve dimdik olan insanların vicdanını çalar.

* Şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: “bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hi

* Bir bilgi dalı olarak felsefe, neye inanmamız gerektiği veya neye inanabileceğimiz ile zerre kadar ilgili değildir; onun tek ilgilendiği şey, ne bilebileceğimizdir. Bilgi, inançtan çok daha sert ve sağlamdır, dolayısıyla bu ikisi çarpışacak olursa inanç parçalanır.

* Tüm sınırlamalar kişiyi mutlu kılar. Görme, etki ve temas alanımız ne denli dar ise o denli mutlu oluruz; ne denli geniş ise o denli sıklıkta kendimizi azap içinde ya da ürkütülmüş duyumsarız. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, istekler, ürkünç şeyler de çoğalır ve büyür

* Otuz yaşıma gelene kadar öyle olmayan yaratıklara eşitimmış gibi davranmaktan bıkıp usandım. Bir kedi genç olduğu sürece kağıt toplarla oynar, çünkü onların canlı ve kendine benzer bir şey olarak görür. İnsan denen iki ayaklı hayvanlar da benim için aynı şeyi ifade ediyor.

* Her şey dinin yanında: vahiy, kehanetler, hükümetin koruması, en yüksek değer ve tanınmışlık.. Ve hepsinden öte, doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görülmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalık.

* İnsanlarla kurulan neredeyse bütün bağlar bir kirlenme, bir pislenmedir. Ait olmadığımız acınası yaratıklarla dolu bir dünyaya indik. Daha iyi olan az sayıda insana saygı duymalı ve değer vermeliyiz; gerisine talimat vermek için dünyaya geldik, onlarla arkadaş olmak için değil.

* Aşık olan herkes sonunda zevke ulaştıktan sonra olağandışı bir düş kırıklığı yaşayacaktır; ve bu kadar büyük bir özlemle arzuladığı şeyin diğer cinsel tatminlerden daha fazla bir şeye neden olmadığını görüp şaşkına dönecek, böylece kendisini bu ilişkiden fazla yararlanmış olarak görmeyecektir.

* Büyük hayat düşünün öznesinin bir olduğunu ve görüngülerin tüm çeşitliliğinin zamana ve mekana bağlı olduğunu kendimize hatırlatırsak, o devasa düşünceye olan korkumuz azalacaktır. Hepsi kocaman bir rüya ve onu her bir yaratık görür: ama hayatındaki bütün karakterler de onunla birlike o rüyayı görür.

* Birisi, kendisinin benim için, benim ona olduğumdan daha gerekli olduğu düşüncesine kapılırsa; adeta onun bir şeyini çalmışım gibi davranır. İntikam eyguzelsozler.com almaya ve o şeye yeniden ulaşmaya çalışacaktır. İlişkideki üstünlük, sadece, ötekine hiçbir biçimde ve türde gereksinim duyulmamasından ve bunu belli etmekten ileri gelir.

* Kişisel güzellikleri, güzel ve gösterişli giysiler, incik boncuklar, tantana ve şatafat kadınların büyüklenme vesilesidir. Kadınların toplum içindeki payının bu kadar büyük olmasının sebebi budur. Böylesine savurgan ve ölçüsüz olma temayüllerinin arkasında da bu yatar ki muhakeme kabiliyetleri ne kadar zayıf ise bu o kadar fazla olur.

* Eğer hayata küçük ayrıntılarıyla bakacak olursak ne kadar gülünç görünür. Mikroskopta görülen bir damla su gibidir, tek hücrelilerle kaynayan tek bir damla. Telaşla koşuşturup birbirleriyle mücadele etmelerine nasıl güleriz. İster bu şu damlasında isterse insan hayatının küçük süresi içinde olsun bu korkunç etkinlikler komik bir etki yaratıyor.

* Herşeyden önce, erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakate eğilimli olduğu gerçeği bu incelemeye girer. Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır.. Hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler.. Erkek değişiklik özler! Kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar!

* Hiçbir şey onu telaşlandırıp heyecanlandıramaz artık. Bizi dünyaya bağlayan ve bizi kaygı, yakıcı arzu, öfke ve korku dolu olan bizi) sürekli acı içinde ileri geri sürükleyen binlerce istenç bağı: o hepsini kesip paramparça etti. Gülümseyerek geriye, şu anda oyunun sonuna gelmiş bir satranç oyuncusu gibi kayıtsızca önünde duran bu dünyanın düşsel görüntüler geçidine bakıyor.

* İhtiyaç içerisinde bulunmak ve sefalet, ıstırap üretir; buna mukabil eğer bir insan sahip olması gerekenlerden daha fazlasına malikse can sıkıntısına düçar olur. Dolayısıyla aşağı sınıftakiler günlerini ihtiyaçları tedarik için sürekli bir mücadele ile, bir başka ifadeyle, ıstırapla geçirirken, yüksek sınıflar can sıkıntısıyla biteviye ve çok kere umutsuz bir savaş halindedirler.

* Ben kalabalıklar için yazmadım. Çalışmalarımı, zamanın seyrinde nadir rastlanan istisnalar olarak ortaya çıkacak düşünen bireylere miras bırakıyorum. Onlar da benim gibi ya da gemisi batıp ıssız bir adaya çıkan ve kendisinden önce aynı sıkıntıları yaşayan birinin izlerinin, ağaçlardaki bütün papağanlardan ve maymunlardan daha fazla teselli sunduğu bir denizci gibi hissedeceklerdir.

* En değersiz gurur, milli gururdur. Bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. Çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyarbilir ki başka türlü? Dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. Ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.