Guy De Maupassant Sözleri

Guy De Maupassant Sözleri

Guy de Maupassant, kelimeleri bir cerrahın bıçağı kadar keskin kullanan, insan ruhunun en gizli kıvrımlarını anlatabilen bir gözlem ustasıydı. 1850 yazında Normandiya’nın rüzgârlı tepelerinde doğdu; denizin, yalnızlığın ve doğanın izleri, ömrü boyunca satırlarına sinmiştir.

Ustası Gustave Flaubert ona yazının sabrını, gözlemin gücünü öğretmişti. Maupassant bu öğretiyle hayatı bir laboratuvar gibi inceledi; insanlar ona göre birer örnek, toplum ise bir deney alanıydı. Savaşta gördükleri, aşkın çürüyen yüzü, paranın ruhu nasıl esir aldığını gözler önüne seren hikâyelere dönüştü.

“Horla”da deliliğin sınırlarında dolaşırken, “Yağ Tulumu”nda insan onurunun savaş karşısında nasıl ezildiğini gösterdi. O, kısa ömrüne rağmen öykünün dilini yeniden tanımladı. Kelimelerle değil, sessizlikle konuşan bir yazardı Maupassant; cümleleri kısa, anlamları derindi.

Guy De Maupassant Sözleri Anlamlı

* Her ayrılık, biraz ölümdür.

* Hayat, bazen sadece beklemektir.

* Savaş başka, barış başka. (Toparlak)

* İnsan, anılarını taşırken ağırlaşır.

* Ölüm, hayatın en dürüst öğretmenidir.

* Gözler, yalan söylemeyen tek aynadır.

* İnsanlar, en çok sevdiklerini yaralar.

* İnsan, kendi gölgesinden bile kaçamaz.

* Hey gidi hey, nasıl da gülmüştük o gün!

* Mutluluk, bazen sadece acının yokluğudur.

* İnsan, sevilmediğini anladığı anda büyür.

* Aşk, insanı yüceltir ama sonunda da yıkar.

* İnsan, en çok kendi sessizliğinden korkar.

* Gerçek güzellik, asla gösterişli değildir.

* Körler krallığında tek gözlüler kral olur.

* Ruhun yarası, bedenden çok daha derin kanar.

* Sonucu isteyen ona götüren yolları da ister.

* Birini anlamak, bazen onu kaybetmekle başlar.

* Her gülüşün ardında biraz yorgunluk gizlidir.

* Ruhunu tanımayan insan, başkalarını tanıyamaz.

* Hayat, çoğu zaman gerçeği gizleyen bir sahnedir.

* Ruh, bazen bedenden çok daha ağır bir yük taşır.

* Haklı çıktım. Bu dünyaya göre bir insan değildim.

* Gerçek dostluk, sessizlikte bile anlaşabilmektir.

* Umut, insanın kendine söylediği en güzel yalandır.

* İnsan, ne kadar kaçarsa kaçsın, kaderinden kaçamaz.

* Gerçek aşk, zamanın yıpratamadığı bir sessizliktir.

* Hiçbir mantığın kavrayamadığı sırları vardır gönlün.

* Gerçek korku, dışarıdan gelmez; zihnin içinde büyür.

* Zaman, her şeyi öğretir; yeter ki duymayı öğrenelim.

* Hiçbir mantığın kavrayamadığı gizleri vardır gönlün.

* Kalp, bazen aklın asla anlayamayacağı şeyleri bilir.

* İnsan, kendini kandırmadan yaşayamayan tek canlıdır.

* Mutluluk, çoğu kez fark edilmeyen bir anın içindedir.

* Hayat, bir yanılsamadır; ama yine de yaşanmaya değer.

* Ölüm, yalnızca bir son değil, her şeyin açıklamasıdır.

* İnsanlar, acı çektikçe büyür ama aynı zamanda eksilir.

* Hayat, çoğu zaman anlamadığımız bir mizahın parçasıdır.

* İnsan, mutlu olmayı değil, mutsuzluğa alışmayı öğrenir.

* İnsan, kendi iç sesini susturduğunda başkalarına benzer.

* Aşkın sadece bir hikâyesi vardır ve o zaten hep aynıdır.

* İnsanı deliliğe yaklaştıran şey, bazen fazla düşünmektir.

* Aşk, bir nehrin taşması gibidir; önce güzeldir, sonra yıkar.

* Ruhumun içinde, kimsenin bilmediği bir karanlık deniz vardır.

* Çocuklar bilmezler ki…Yaşanacak günler ne kadar az! (Jules Amcam)

* Sarhoş gibiydim; köpekler gibi ulumak, uluya uluya gebermek istiyordum.

* Neler söyledik birbirimize? Unuttum artık bunları; hepsini, hepsini unuttum.

* Zamane erkekleri bugünün kadınlarını kendi canlarını acıtacak kadar sevmiyorlar.

* Yoksul insanların birbirlerine yardım etmeleri gerek… Savaşı kodamanlar yapıyor. (Toparlak)

* Kendimden kaçmak için ne yapabileceğimi düşünüyordum. Her yaptığım şey eylemsizlikten daha kötü geliyordu.

* Kalplerinde yaralar açan olayları, gönüllerinde eyguzelsozler.com fırtınalar koparan yaşantıları kolaylıkla unutanlara ne mutlu.

* “Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı…” (Gezgin Satıcı)

* Ben, bizler, medeni dünyanın kadınlarıyız, bayım. Dünya üzerinde yaşayan sıradan dişiler olmayacağız ve olmayı da ret ediyoruz.

* Biraz da koşulların zoruyla, insanların kanılarında önyargıların payı gerçek yargıların payından çok daha fazladır genellikle…

* Ömür kısa, onu öbür insanlara hizmet ederek, onların acılarını dindirerek, mutluluklarına sevinerek geçireceğim, dedim kendi kendime.

* Kimseyle görüşmemek,dirsek dirseğe gelmemek ,çarpışmamaktan dolayı derisi, manevi derisi pek duyarlı ve nazik bir duruma gelmişti. (Bir Mucizedir Yaşamak)

* Onun yanında olunca sessizleşiyor, kulaklarında bir uğultu ve beyninde de bir korku İle hiçbir şey söyleyemediği gibi, bir şey düşünemiyordu. Acaba, aşk denilen şey bu muydu?

* “What would you have? It is only Nature!” “Yes, but I say that Nature is our enemy, that we must always fight against Nature, for she is continually bringing us back to an animal state.” (The Diamond Necklace)

* Aşk, güçlü, tutkulu olmalı… Yakıcı, yıkıcı olmalı… Aşk dünyada hiçbir engel tanımaz, her şeyi kırar geçirir. Kanun, ilke, aile bağlılığı, namus, şeref, onur, her şeyi hiçe sayar, çiğner geçer. Ben aşk diye böylesine derim.

* “Anılar beni böyle yapıyor. Zamanı geçen şeyleri sevsen de yok et! İnsan tamamen unuttuğu insanlarla beklemediği anlarda tekrar karşılaşıyor yoksa! Onları bir kez daha gördüğünü, seslerini işittiğini sanıyorsun, bu da korkunç bir etki bırakıyor. (Bir Hayat)

* Gerçekten de ister Prusyalı, ister İngiliz, ister Polonyalı, ister Fransız olsunlar, insanları öldürmek iğrenç değil mi? Size kötülük etmiş birinden öç almanız kötü bir şey adamı hapse tıkmaları da bunu gösterir; ama yavrularımızı tüfeklerle av hayvanları gibi öldürmeleri iyi bir şey mi ki en çok öldürenlere nişanlar veriyorlar? Hayır, bunu hiçbir zaman anlamayacağım! (Ay Işığı)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.