Ahmet Erhan Sözleri

Daha çok şiirleri ile bilinen Türk şair ve öykü yazarı olan Ahmet Erhan’ın Sözlerinden oluşan bir yazı derledik. Eğer sizde bir Ahmet Erhan sözünü bizimle paylaşmak isterseniz yazımız sonunda yorum yapabilirsiniz.
Ahmet Erhan Sözleri
Artık bütün kağıtlar dolu, kalemler boştur.
Derim, en acı ölüm ölmesidir sevgilerin.
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Oturdum kalbimin nüfus sayımını yaptım bir iki dost, çuvalla düşman.
En iyisi, yine ‘bir şiirde’ kendimi öldürmekti.
Hiç kendine çarptığın oldu mu birdenbire bir köşe başında.
Çektiğimiz bunca acıyı, varsın hiç bilmesin çocuklar.
Damarıma basmayın ayağınız kayar.
Koştum kendi peşimden yorulamadım. Aradım da kendimi hiç bulamadım.
Vaktim yok, evde yalnızlığım bekliyor.
Yakılan kitapların dumanları tüterdi bacalardan. Ben yanan her sözcüğe tek tek gözyaşı döktüm.
Seni yaşanmamış bir çocukluk gibi sevdim.
Ne eksik, ne de fazla; derin bir uçurumum bütün haritalarda.
Çok uzakta biri var, kaçarak seviyor beni.
Belleğimin bütün sokaklarına yağmur yağıyor.
Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum. Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Sende sonsuzluğa doğru akan bir şeyler var. İnsanın şiire inanası geliyor.
Bugün oturdum ölümü düşündüm, bir darağacında ya da yolda yürürken. Bugün oturdum ölümü düşündüm, yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.
Yağmurlar yağardı uzun uzun. Göğü senin saçlarında koklardım.
Bana böylesi garip duygular, Bilmem niye gelir, nereye gider? Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar, Bugün de ölmedim anne.
Mademki yaşam bu. Mademki taşın taş olmaktan öte, bir umarı yok. Bir türkü söyle kadınım, yürüsün dünyaya mutluluk.
Şimdi gece, iki kişilik bu yalnızlık bize yeter de artar bile.
Karanlıkta yazıyorum bu yitik şiirleri nasılsa okunmayacak.
Nasıl kabullendiysem hayatı, ölümü de öylece kabulleniyorum artık.
Bitek acılar serpildi yıllar yılı aklımın toprağına. Nasılda verimliydi.
Yine de her akşamın başlangıcında, gecenin sonsuzluğunu hatırlatan bir şeyler vardır.
Yazıya dökülmemiş masallar, saza vurulmamış türküler gibisin içimde.
Sevdi çoğu insanı, tükenircesine sevdi. Çoğu sevgisinde de yanıldı.
Biz yine hayatla diz boyu yürüyelim, değil mi ki ölüm var. Azıcık gülümseyelim.
Onun dolaştığı yollara yağmur yağmasın, yıllar sonra bulayım ayak izlerini, onun saçlarını yel savurmasın, dursun kıvrımları öyle, öptüğüm gibi.
Sarhoşluğum en ayık halimdir.
Kadınlar ki onlardan mutluluk gelmesini çok bekledik.
Ey hayat! Bana ölümü çok görme!
Naylon güllü o dostlukların, bir tek anısı ve sızısı yok içimde. Yitirdim cebimdeki bütün adresleri, kendimi kazandım bir başka biçimde.
Sizi alıp dünyayı değiştirmelere götürsem, gelir misiniz benimle?
Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım.
Bir gün gidenlerde unutulur.
Ey imkansızlığım benim, gece güneşim. Bulup bulup yitirdiğim ateşim.
Şimdi rüzgar bile beni yaralar.
Kendimle öyle çok konuştum ki; şimdi herkes niye susuyorsun diye soruyor.
Ben niye kimselerin anlamadığı yerlerde ağladım?
Bir kapı usulca örtülür, bir adam unutulur.
Eski usul sevdamız olsun. İki kişiyiz şunun şurasında.
Artık bütün kağıtlar dolu, kalemler boştur.
Yelkovan kovalayan akrep gibi kaldım burada.
Aykırı bir şiirim, kitabının arasında.
Bütün gülümsemeleri çerçeveleyip odama asıyorum.
Eski püskü bir resim olarak eyguzelsozler.com kimliğimde taşıyorum şimdi çocukluğu, ceplerimde papatyaları unutmaktan sanık ellerim.
Sana uzanamadığı gün, Ellerim yok sayıyorum, Senin bakışlarını yakalayamadığım gün, Gözlerim yok…
Bir tek gülüşünü senin, Kutlamalıyım yıllarca…
Uğul uğul bir dünya. Hiçbir şey duymamak için kulaklarıma toprak doldursam da, bu kez o toprağın her bir kırıntısı çığlıklar atarak uzanıyor beynime.