Orhan Kemal Sözleri

Orhan Kemal’in babası Abdülkadir Kemali Bey, Kurtuluş Savaşı’na katılmış, milletvekilliği yapmış ve ardından Türkiye’den ayrılarak Suriye’ye gitmiştir. Orhan Kemal de bir süre ailesi ile birlikte Suriye’de yaşamış, daha sonra Türkiye’ye dönmüştür.
Gençlik yıllarında çeşitli işlerde çalışan Orhan Kemal, bu süreçte işçi sınıfının yaşam koşullarını yakından gözlemleme fırsatı bulmuş ve bu gözlemlerini eserlerine yansıtmıştır. İlk hikayeleri 1941 yılında yayınlanan Orhan Kemal, 1950’lerden itibaren romanlarıyla da büyük bir üne kavuşmuştur.
Orhan Kemal Sözleri Kısa
* İnsanlardan çok önce var olan bu topraklara dedesi, belki de dedesinin dedesi tırnaklarını geçirmişti ilkin. Kim ne zaman geçirirse geçirsin, bu topraklar onundu. Devlet, sık değişen hükümetlerse, o ve onun gibilerin topraklarına bekçilik, jandarmalık etmekten başka görevi olmayan şeylerdi.
* Gönül kimi severse güzel o.
* Çaylar benden olur, manzara senden.
* Bir gün oturup çay içelim seninle..
* Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!
* Yüreğim gazel yaprağı gibi titriyor.
* Herkes ama herkes konuşuyor. Dinleyen yok.
* Her yirmi dört saatte yirmi dört kere ölerek.
* Ve ben asla unutmayacağım. O’na nasıl güldüğünü.
* Sadece oruç tutmakla, namaz kılmakla Müslümanlık olur mu?
* Ahlakı kalmamış bir milletin yaşadığını tarih kaydetmemiştir.
* Yıllar kırık plaklarda kalmış çok eski türküler gibi geldi geçti.
* Peki niçin bu kadar kan döküldü? Milli Mücadele ve onun şuuru?…..
* İnsanın gâvuru, Müslümanı olmuyor arkadaş. İnsanın insanı, insan oluyor!
* İstediğin kadar büyük ol, geldiğin yer toprak, gideceğin yer gene toprak.
* Biz cahil insanlarız, parti marti bilmeyiz pek. Bizimkisi ekmek partisi…
* İnsanlığa, işleyen kafalar lazım, et kafalar değil. Onun için uğraşıyorum.
* Sessizliği seviyordu o. Sessizliği, yalnızlığı. Dalgasına taş atılmamalıydı.
* Borç, borç, borç… O kadar oku, sonra gel, elifi mertek belleyen birine köle ol!
* Dünya kötüye kesmiş, insanlara güvenilmiyor. Kime canım desen canın çıksın diyor.
* Sıcak, sinek, yağmur, çamur, ayaz… Hayat bu. Geçim derdi. Savaşmak lazım, savaşacağız!
* Namustan dem vurup atıp tutanlara kulak asma. Evlerinin duvarları dile gelse de söylese!
* Bir insan ya insan olmalı, insanlar için canını vermeli, ya da kalabalık etmemeli dünyamıza!
* İnsan dediğin insanların uğruna canını feda etmeli, edemedi mi, kalabalık etmemeli dünyamıza!
* Yoktur hiçbir Türk’ün ihtiyarı, genci! Bu millet gider harbe düğüne gider gibi! Var mı itirazın?
* Hayat, herkesin katıldığı başsız sonsuz bir koşudur. Bacakları kuvvetli, soluğu bol olan kazanır.
* Güçlü bir hafıza, ağır bir cezadır. Ve işin kötüsü iyi anları nadiren, kötü anları sıklıkla hatırlatır.
* Bence asıl ölmek, istenilmeyen bir dünyada yaşamaktır. Her yirmi dört saatte bir yirmi dört kere ölerek.
* Olma kula kul, öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için ya da etme kalabalık dünyamıza!
* Mühim olan, senin ve benim nefsi nefsimizdir. Bunu temin edecek devlet ister laik olsun ister şer’i Haydi şerefe!
* Ölüm korkusu vuran yüzler gerilmiştir aşağıda. Gözler yuvalarından fırlamış. Ölüm kaşla göz arasında pusu kurmuş…
* Hem de öyle ki, mebus oldular mı dünyayı değiştireceklerdi sanki. Sanki onlar mebus oldu mu, sokaklardan yağ, bal akacak…
Orhan Kemal En Güzel Sözleri
* Hükümet İş Kanunu yapar, günde sekiz saat mesai kabul eder, siz fakir fukarayı on sekiz saat çalıştırırsınız. Bu mu namusunuz?
* Gurbete düştün mü, sılayı yüreğinden atacaksın derdi, derdi ya, kendi atabildi mi? Ne mümkün? Adamın vatanı derdi, vatan başka derdi…
* Komünizme karşı baraj olsun diye göz yumulan bu güç, demek günün birinde iyice dal budak salacak, sonrada önüne geçilemez bir hal alacaktı.
* Mal, mülk, para, emlak… İstikbalimizin garantisi değil yavrum! Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, milyonerlerin bile geleceği garanti altında değil.
* Haklısın insanın mal olmaması lazım ama oluyor işte. Ve sen bunu ancak şimdi, yani bıçak kemiğe dayanınca düşünebildin. İğne etine saplanınca…
* Gene de büyüklük taslamam ben olsam. Neden? Çünkü büyüklük Allah’a mahsus. İstediğin kadar büyük ol, geldiğin yer toprak, gideceğin yer gene toprak.
* Ben gidiyorum, dedi. Koyarlar yerime belki de seni. Olma kula kul; öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için, ya da etme kalabalık dünyamıza!
Orhan Kemal Meşhur Sözleri
* Mebuslar ya? Seçimlerden önce akın akın gelir, halkı toplar, daha iyi geçimden, haktan, adaletten, dinden, imandan bahseder, oyların kendilerine verilmesini isterlerdi.
* Bozuldu ağa bozuldu, dünya kökünden bozuldu. Üstüne bastığım toprak ayaklarımın altından kayıyor sanki. Bugün dünü arıyoruz, yarın da bugünü arayacağımızdan şüphen olmasın.
* Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu.
* Bana bak Hadi, biliyor musun elime şöyle biraz para geçse, kira, tencere derdi olmasa, bir de çocuklar okuyup kendilerini kurtarsalar, ilk işim bütün yazdıklarımı yeniden yazmak olacak.
Orhan Kemal En Çok Paylaşılan Sözleri
* Yarım kilo kuru fasulye, iki yüz elli gram etle fokur fokur kaynamış kocaman bir kuru fasulye tenceresinin başında milyonerlerin çokluk bulamayacakları neşeli saatleri bulmak az mutluluk mu?
* Çok kimse kendindeki kusurun farkındadır, fakat açığa vurmaktan çekinir. Kendindeki kusurları görebilmek bir özelliktir, bu kusurları söyleyebilmek ikinci özellik, hele kendisiyle alay edebilmek bir zekadır.
* Az bulur az yeriz, çok bulur çok. Çok bulduğumuz yok ya, sözün gelişi… Ekmeğimizi tuza banıp yediğimiz çok olur. Lakin can sıkıntısı, keder, yüz eğrisi, tasa filan girmez kapımızdan içeri. Sokmayız ki girsin!
* Edebiyat, sadece güzel sözler söylemek değil, aynı zamanda hayatın gerçeklerini tüm çıplaklığıyla anlatmaktır. İnsanların yaşadığı acıları, sevinçleri, hayal kırıklıklarını ve umutlarını kelimelerle resmetmektir.
* Değer mi? Bir kız için mahvolmaya değer mi evladım? Değmez mi? Sevdiğin, yandığın bir kız için vurmak, vurulmak değmez mi usta? Değmez Kemal. Çünkü dünyada, uğruna mahvolmaya değecek kadar büyük, şerefli başka tutkular var!
* Hayatın acımasız yüzüyle tanıştığınızda, bir yazar olarak yapmanız gereken, bu acımasızlığı tüm çıplaklığıyla anlatmak olmalıdır. Çünkü gerçekler ne kadar acı olursa olsun, onları görmezden gelmek, sorumluluktan kaçmak demektir.
* İnsanları anlamak için onların yerine kendinizi koymanız, onların yaşadığı zorlukları, acıları ve sevinçleri hissetmeniz gerekir. Ancak o zaman gerçek anlamda empati kurabilir, onların hikayelerini yüreğinizde hissedebilirsiniz.
* İnsanın en büyük savaşı, kendi içinde verdiği savaştır. Kendi korkuları, endişeleri, zayıflıklarıyla yüzleşmek, onları aşmak, gerçek anlamda güçlü olmanın yoludur. Ve bu savaşta kazanan, her zaman umut eden, pes etmeyen insandır.
* Yıllardır iş ararım. Bulamadım. Bundan sonra da bulacağımı sanmam. Ama dilenecek değilim tabii. Bütün iş mademki kalemimle çalışmak zorundayım, velinimetime sımsıkı sarılmakta. Her şeye rağmen ekmeği oradan çıkarmaktan başka çare yok.
* Toplumun en alt tabakasında yaşayan insanların hikayelerini yazmak, onların yaşadığı zorlukları, mücadeleleri ve umutlarını gözler önüne sermek, bir yazarın en büyük sorumluluğudur. Çünkü onlar, sesini duyuramayan, görünmeyen kahramanlardır.
* İnsan, hayatı boyunca bazen mutluluğun doruklarında, bazen de acının en derinlerinde dolaşır. Ama önemli olan, her durumda insan kalabilmeyi başarabilmektir. Çünkü insan, hayata karşı dimdik durmalı, ne olursa olsun umut etmeyi bırakmamalıdır.
Orhan Kemal Sözleri Facebook
* Ekmek kavgası, hayatın tam ortasında yer alır. İnsanlar, her sabah aynı mücadeleye uyanır, her akşam aynı yorgunlukla başını yastığa koyar. Ama bu kavga, sadece bir parça ekmek için değildir. Onurunu, gururunu, insanlığını koruma mücadelesidir aslında.
* Esas mesleğim hiçbir titri (unvanı) olmayan, sekizinci planda kalmış işler. Küçük adamların ömürlerini törpüleyen ıvır zıvır işler. Ekseri bu ıvır zıvır işler peşinde koşmak, filimci, sinemacı kovalamak. Beyoğlu’nun ara sokaklarından Cağaloğlu yokuşuna taban tepmek.
* Beyefendi! Her yerde insanlar… Koşuyorlar, gidiyorlar, geliyorlar, tutuyorlar, koparıyorlar… Yığın yığın, vıcık vıcık, sürü sürü insanlar… Üzerinize atlıyor, lokmanızı eyguzelsozler.com ağzınızdan kapıyorlar beyefendi. Beyefendi, insanlar kurt gibi, kurtlar gibi saldırıyorlar beyefendi!
* İnsanlara kızmamaya alışın ! demişti. İnsanlar kızılmaya değil, sevilmeye muhtaçtırlar. Hastasına kızmayan bir doktor olmaya çalışın. Ekmeğinizi alnınızın teriyle kazanın, kitaplar satın alın, bol bol kitap okuyun. Benim kim olduğumu öğrenip de ne yapacaksınız ? Bir insan işte…
* İnsanlardan çok önce var olan bu topraklara dedesi, belki de dedesinin dedesi tırnaklarını geçirmişti ilkin. Kim ne zaman geçirirse geçirsin, bu topraklar onundu. Devlet, sık değişen hükümetlerse, o ve onun gibilerin topraklarına bekçilik, jandarmalık etmekten başka görevi olmayan şeylerdi.
* Annem, Kim kiminnen, değirmenci suyuynan, derdi. Sahidende öyle. Rivayet ederler ki Babil’de meşhur bir kule yapılırken yetmiş iki buçuk milletten işçi alınmış. Öyle bir zaman gelmiş ki kimse kimsenin dilinden anlamaz olmuş. Dünyamızın, insanların hali, Babil Kulesi’nin inşası sırasındaki Babil’in haline benzemiyor mu?
* Bu türküde bir Avşar kilimindeki renklerin cümbüşü vardı. Bu türküde hasret vardı, bu türküde arzu, bu türküde aşk… Bu türkünün motifleri Hint’te, Çin’de, Kazablanka’da, New York’ta, Po Vadisi’nde, Güney Amerika bozkırlarında, Orta Anadolu’da da vardı. Bu türkü insanlığın hasretlerini, arzularını belirten nakışlarla işli bir türküydü.