Ayşe Kulin Sözleri

Bu yazımıza neler bulacaksınız: Ayşe Kulin Sözleri, Ayşe Kulin’in Sözleri, Ayşe Kulin Son Kitap Sözleri, Ayşe Kulin Son Kitap Alıntıları, Ayşe Kulin Son Alıntılar, Ayşe Aşk Sözleri, Ayşe Kulin Sözleri Kısa, Ayşe Kulin Sözleri Tumblr, Resimli Ayşe Kulin Sözleri, Ayşe Kulin Sözleri Facebook
Ayşe Kulin’in Sözleri
Savaş insana her şeyi öğretir. Bir de barış içinde yaşamayı öğretse keşke.
Sonumuzu bilerek yaşasak, her gün ölürdük herhalde. Oysa en ümitsiz hasta dahi küçük bir umutla yaşıyor yüreğinde.
Aşk aynen yazıldığı gibidir: Sesli başlar, sessiz biter.
Bakma Avrupalıların öyle insan hakları havarisi kesilmelerine filan. Kendilerinden olmayana hiç merhametleri yoktur.
Ne tuhaf, insan her şeye alışıyor.
Sisin içinde sarı, sıcak ince bir ışık gibiydi gizli aşkı.
Ters giden bir şeyler varken, hayat yolundaymış gibi nereye kadar yaşanabilir?
İyi bir kulak, düşünceleri de duyar.
İlk aşk sabun köpüğü gibi bir şeydir. Biraz da inattır biliyor musun, takıntıdır, gençler yaşamaktan çok hayalini kurarlar ilk aşkın. Rüzgar gibi gelir, geçer.
Bugün kitapları yakanlar, yarın insanları da yakar.
Dertsiz tasasız çocukluğumu özledim.
Bir süre sonra gözyaşları akamaz olur, insanın içi de dışı da kururmuş. İstese de ağlayamazmış artık.
Huzur bulunmuyor bugünlerde; karaborsaya düşmüş.
Aşk; tüm dünya insanlarının içinde, sana tanıdığım ayrıcalıktır.
Düşüncelerinizin sesiyle uyumak zordur.
İnsanlar sevdikleri veya mukaddes addettikleri kimselerin kusurlarına karşı kör olur.
Güneş üstümüzde yeniden parlasın, hava ısınsın, ağaçlar çiçeğe dursun, iklimler eskisi gibi olsun istemez miydin?
Öyle şeyler gördüm ki yaralandım demeye utanırım.
Ayrıca, esas aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır.
Umudumu kaybedersem, hayatı taşıyacak gücüm hiç kalmaz.
Yalnızlığı taşımak kıskançlık duygusundan daha zordur.
Sen aşktan çıktın yola. Görmüyor musun? Uyurgezer bir şarkının peşinde, çoktandır firardasın.
Anneler kaç yaşında olursa olsun, kızlarını merak ederler.
‘Adalet’ sadece iddialı bir kadın adıydı ülkemizde, tıpkı ‘Vefa’nın da sadece bir semt adı olması gibi!
Bir umuttur kalbinin atmasını sağlayan bir umuttur yüzündeki gülümseme.
Bir kadının sana aşık olduğunu şuradan anlarsın; seni koklayarak öper.
Kalp kırığı iyileşmez. Hep sızlar.
Aşkların en büyüğünün göstergesi, sevdiğine hayatını vermektir.
Bu işte yeğâne dostun, yardımcın, güç kaynağın umuttur. Umudunu kaybetmek yok!
Ulaşamadığın yer sana ait değildir.
Kavuşmaları ve sevişmeleri öyle uzun bir süre hayal etmişti ki, gerçekle hayal iç içe geçmiş resimler gibiydi. Kendi bile ayırt edemiyordu artık gerçekle gerçek dışını. Aşk diye bildiği, bilmediğiydi.
Biz, koca bir ömrü beklemeye adamış insanlarız.
Annemi ölümle bağdaştırmak kolay değildi; anneler ölmezdi benim bildiğim, büyükanneler, büyükbabalar, dedeler hatta babalar ölürdü. Anneler sonsuza kadar kalırdı.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç! Çünkü gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
Torpilli çocuklar halkın üstün zekalı çocuklarının hakkını yemeğe devam ederlerse, ilerde bir gün koca ülke, aptalların yönetiminde kalacak.
İkinizin geleceği, benim gururumdan daha önemliydi kızım. Anneler seçimlerini hep çocuklarından yana yaparlar.
Aslında yirmi beşinden önce aşk nedir pek anlamaz insan, Şarap gibidir çünkü aşk, tadına varmak için olgunlaşmak lazım.
Peşinden koştuğu gerçek zenginliğin, dış dünyanın görkemli vitrinlerinde değil de insanların iç alemlerinde bulunduğunu öğrenmeli insan.
Hayatta gri renkler vardır. Hiçbir şey siyah beyaz değildir. Hele sevgiler hiç değildir.
Tuhaf bir varlıktı insanoğlu. Belki de en büyük gücü, başka çıkar yol olmadığını hissettiğinde, araziye uyum sağlamasıydı.
İnsanlar pek çok şeye katlanabilirler ama ancak aralarında karşılıklı sevgi varsa.
Sanki bu vatan bir karpuz da her geçen gün elindeki dilimden, ağzının suları akarak, bir parça daha ısırıyor gavur.
Sevgili arkadaşım, senin beni dinlemen, nasihat etmeden sadece dinlemen büyük bir nimet.
İyiliğin kötülüğe baskın çıkacağına dair tüm umudumu yitirdim.
Kapalı kapıların ardında her evde fırtınalar kopuyor, emin ol.
Meğer ateş düştüğü yeri yakarmış! Meğer ne korkunç bir dönemden geçtiğimizi anlamak için kurşunu alnımızın ortasına yememiz lazımmış!
Ne derdi dedem hep, Başlangıçlar önemlidir. Düzgün başlayan bir iş iyi gider. Tıpkı yapılar gibidir ilişkiler de. Temeller sağlam atılmalı!
Benim ne zaman konuşacak bir özel meselem olsa, mutlaka daha önemli bir şey çıkar.
Yaşam, insanlara affetmeyi de öğretiyor, ölümü kanıksamayı da.
Belki birlikte değiliz, yan yana değiliz ama aynı gökyüzünü görüyoruz, aynı mehtabı seyrediyoruz ve her ikimizi de aynı güneş ısıtıyor. En azından aynı dünyada yaşıyoruz.
Birlikte geçirdiğimiz güzel günleri birer tatlı hatıra olarak kalbimize gömelim ve kendi yollarımıza gidelim.
İstediği kadar güçlü olsun, bir erkek tarafından korunmak, bir kadının her zaman hoşuna gider.
Geçmişin kördüğümünü çözdüğünde, hayata yeniden başlarsın.
Hayat dediğin nedir ki? Eninde sonunda hepimiz ölecek değil miyiz? Bari yaşam süremizi şerefli emellerle dolduralım da yaşadığımıza değsin.
İlk aşk sabun köpüğü gibi bir şeydir. Biraz da inattır, biliyor musun, takıntıdır, gençler yaşamaktan çok hayalini kurarlar ilk aşkın. Rüzgar gibi gelir, geçer. Aslında yirmi beşinden önce aşk nedir pek anlamaz insan, şarap gibidir çünkü aşk, tadına varmak için olgunlaşmak lazım. Ayrıca, esas aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır.